Kuba (CUBA ) dendiğinde aklınıza ilk olarak ne geliyor?
Dünya ‘nın gördüğü en yakışıklı ve karizmatik gerilla, isyancı, asker , kahraman ve kült olmuş bir idol Che Guevara mı ? Yoksa tam anlamıyla bir Marksist Lider ,devrimci,sosyalist, dik başlı ,hitab ustası, ATATURK hayranı Fidel Castro mu? Belki de küçücük bir adanın kocaman bir kıtaya Amerika ‘ya ve tabiî ki dünyaya hakim olan Kapitalizme olan başkaldırısı ve dünyanın geri kalanında yarattığı hayranlıkla sosyalizmin batıdaki kalesini görme isteği , Salsa, mambo, lambada ve samba dansları , sıcacık müziği ve tabi ki meşhur Puroları, kahvesi, muz’u , iklimi, dalmak için mükemmel denizi .?
Belki de bunların tamamı..?
Sizi bilmem ama ben yıllardır her ne zaman bir seyahat programı yapsam her defasında içimdeki koşullanmaya kulak verip ‘ ne yapıp edip Fidel Castro ölmeden önce kesinlikle görmek lazım’ diyenlerdendim Küba için ve yıllardır bir türlü denk getiremediğim bu seyahatimi sonunda gerçekleştirebildim.Bu seyahatin en güzel tarafı ise gayet spontan bir şekilde gelişmesi oldu. Öncesinde hiç plan yapmadım veya farklı iş yoğunluklarım ve seyahatlerim nedeniyle üzerinde fazla düşünemedim
Seyahat etmeyi seven ,gittiği her ülkeyi adım adım dolaşmaktan hoşlanan kafa dengi dostlarla birlikte olduktan sonra bu tür seyahatlere de alışkın biri olarak hiç düşünmeden katıldım bu geziye.
Çok ta iyi yapmışım!
Bu hafta itibariyle bu güzel seyahati, KÜBA’ yı bilinen bilinmeyen pek çok farklı yönüyle anlatıp , gözlemlerimi paylaşacağım sizlerle. Belli bir tur programı ile başladığımız ancak devamında araba kiralayarak , gezerek, gerçek KÜBA halkının yaşamlarını gözlemleyerek sürdürdüğümüz bu gezinin ,hiç bir kitapta yer almayan detaylarla birlikte başta KÜBA ya henüz gitmemiş olanlar için iyi bir rehber olacağını düşünüyorum
Çünkü KÜBA sadece bu anlatılanlar değil çok ama çok daha fazlası..
Hemen belirtmeliyim KÜBA ya gitmek için aktarmalı ve minimum 14 saat süren bir uçak yolculuğunu göze almanız gerekiyor. Ancak gideceğiniz ülke o kadar farklı ve güzel ki bu uzun yolculuğa kesinlikle değiyor.
Meksika körfezinde yer alan bu uzun ada gerçekten cennetten bir parça. Bitki örtüsü oldukça bereketli ve dalış için dünyanın en iyi denizlerinden biri. Sahilleri göz alabildiğine uzun , beyaz pudra kumu ve genelde ortalama 27 derece sıcaklığı ile ( fırtına sezonunu saymazsak) yılın büyük bir bölümü tatil için oldukça ideal. Bu güzel ada üzerindeki yaşam ise çevresindeki diğer turizm adalarıyla kıyaslandığında oldukça farklı ve şaşırtıcı. Çünkü dünyanın en batısında olmasına rağmen sosyalizmin en önemli kalelerinden biri burası.
İşte buraya ilk kez gelenleri havaalanında karşılıyor ve şaşırtıyor bu farklılık.
KÜBA ya adım atar atmaz otuz yıl kadar önceye gitmiş gibi hissediyorsunuz. Her yerde hakim olan florasan lamba aydınlatması ve gri rengin hakimliği, tropik bir adada olmaktan daha çok eski bir demir perde ülkesine gelmişsiniz izlenimi yaratıyor. Ancak bu izleniminiz yazımın ileriki bölümlerinde de sıklıkla bahsedeceğim gibi yine sizi şaşırtan bir farklılıkla ortadan kalkıyor işte o farklılık ‘insan ‘ faktörü. Yani KÜBA’ lılar; Sıcak kanlı, her daim gülümseyen ve Türk olduğunuzu öğrendiklerinde inanılmaz bir sevgiyle size yaklaşan Kübalılar.
Öyle ki bu hiçbir Avrupa ülkesinde ve belki de dünyanın önemli bir bölümünde rastlayamayacağınız olumlu tepkiyle karşılaşıyorsunuz.Zaten şehrin merkezinde göreceğiniz ATATÜRK büstü de Fidel Castro’nun hayranlığının en iyi temsili.
HAVANA ( LA HABANA)
Başkent Havana ya gelişte ,uçaktan indikten ve pasaport kontrolü vs işlemlerden sonra ,Amerika ambargosu nedeniyle dolar getirmenizi hiç önerilmeyen ülkede dövizinizi havalanına girişte veya otellerde bulunan ofislerden seyahatiniz boyunca kullanabileceğiniz KÜBA ‘nın yeni para birimi Convertible Peso (kısaca CUC) a çevirmeniz gerekiyor. Hemen belirtmeliyim ki bu CUC meselesi başlangıçta oldukça karışık gelebilir bilmeniz gereken tek şey KÜBA’ nın bu yeni para birimi CUC ile hiçte ucuz bir ülke olmadığı çünkü 1 CUC neredeyse 1 EUR a eşit değerde ve alışverişlerinizde sadece CUC kullanabiliyorsunuz.Bu işlemlerin ardından heyecanla bizleri otelimize götürecek olan araclarımızla birlikte otelimize gitmek için yola koyuluyoruz.
Özellikle Havana da konaklayacağınız otel çok önemli . Bu nedenle seçmiş olduğunuz tur şirketinizden otellerin ismini dikkatlice öğrenip biraz araştırma yapmanızda fayda var. Benim Havana da kalmanızı için önereceğim oteller ise akşam üstü müzik ziyafetlerine ve güneşin batışını izlemeye doyamayacağınız ( ve Türklerin en fazla tercih ettiği) Hotel Nacional ve Hotel Florida ile New Habana da bulunan Sol Melia Hotel.
Meşhur Havana ( La Habana) aslında 2 yerleşim bölgesinden oluşuyor .Tarihi Havana ve Yeni (New) Havana .
Hemen belirteyim New Havana da görülmeye değer fazla birşey yok genelde otel, iş yerleri ve bazı gece kulüpleri bulunuyor.Tarihi Havana ( Old Habana) ise etkileyici tarihinin yanında dünya savaşlarından az zararla ayrılmış binaların tamamının ilk inşaa edildiği haliyle korunmuş, 50 ‘li ve 60’lı yılların amerikan arabalarının sıkça göründüğü,ispanyol mimarisinin etkileyici örneklerine
sahip ,renkli bir gece hayatının yanısıra restaurant,sinema,kabare ve gece kulüplerinin çok olduğu UNESCO nun World Heritage ( dünya mirasları listesinde) bulunan ve gezmekten çok keyif alacağınız her köşede müziklerin yapıldığı müthiş bir yer.
Burada görmeniz gereken çok şey var; Evlere şenlik Katedral Meydanı
( tarotçular, çiçek satan veya yöresel kıyafetlerle resim çektirmek için giyinmiş kadınlar, resminizi çizmeye çalışanlar ..) Devrim meydanı ( Devricilerin devlet binaları üzerindeki devasa resimleri görülmeye değer!
Armas Meydanı,Ernest Hewinghway ın gittiği Barlar Sokağı (Calle Obispo) ve kaldığı otel ( Hotel Ambos Mundos),Hotel Florida,Capitanes Generales Müzesi, Morro Kalesi ve La Bodeguita de Medio bunlardan sadece birkaçı..
Yemek için önerebileceğim yer ise yok gibi, deniz ürünleri ve tavuk ile yapılan yemekleri tercih etmenizi önerebilirim, domuz eti de oldukça fazla yeniliyor. Ancak Küba’da pasta ( oldukça güzel pastaları var) ve çeşit çeşit tropik meyve yiyebilir muhteşem ROM, Pinacolada ,elbette kahve ve mojito dan (her nedense Türkiye de yapılan mojito daha lezzetli olsa bile) içebilirsiniz.Amerikan ambargosunun uygulandığı bu ülkede elbette Amerika menşeyli ürünlere rartlamanız mümkün olamasa bile Kanada , İspanya gibi ülkelerden gelen markalarla benzer ürünleri bulabiliyorusunuz örneğin pepsi veya Coca Cola yok ancak TU KOLA bulabiliyorsunuz..
Müzik , Kubalılar için artık hayatlarının neredeyse en önemli parçası Havanada her köşede müzisyenler müzik yapıyor ayrıca beğendiğiniz grupların müzik CD lerini anında alabilme şansınada sahipsiniz. Ancak Havanaya kadar gitmişken kesinlikle Jazz müziğin yapıldığı gece kulübüne ve belli başlı 2-3 yerde yapılan TROPICANA SHOW u görmeye gidin kaçırmayın derim.
Eğlence ve dans yine her yerde var Casa De La Musica en popüler mekanlardan biri örneğin..ancak özellikle ‘Celle 62’ yi görmenizi tavsiye ederim. Kübada istediğiniz yere gidin bu ‘cadde’ de yapılan müzik ve şovlar kadar ucuz ve eğlencelisini hiç bir yerde bulamayabilirsiniz.Ağırlıklı olarak turistlerin geldiği ama yerli halkın da ilgi gösterdiği bu açık alan da herkes herkesle dans ediyor .Oturmak yok! Öyleki gerçek Salsa figürlerini öğretmek için bekleyen Kübalılardan değme dans okullarına taş çıkartacak figürleri öğrenip artık Salsa yapıyorum diyebilirsiniz.
Küba dan bu kadar bahsettik Dünyanın en ünlü ve en pahalı Puro larının üretildiği bu ülkede Puro fabrikasını ve puronun nasıl yapıldığından bahsetmemek olmaz.Öncelikle oldukça şık dükkanlarda oldukça pahalıya satılan bu puroların üretiminin yapıldığı yerler gerçekten görülmeye değer..Fotograf çekiminin yasak olduğu bu mekanlarda koku ve çalışma şartlarının korkunçluğu gerçekten etkileyici. Özellikle kadınların bacaklarında sardığı düşüncesiyle gidenler için oldukça büyük bir hayalkırıklığı olacağını hemen belirtmeliyim. İnanılmaz ucuz ücretlerle çalıştırılan ve özellikle Havana halkının en büyük geçim kaynağı olan tütün ve puro kalitesine göre ayrılan yapraklarla pek çok farklı işlemden geçirilerek hazırlanıyor.
Ancak ilginç olan çalışanları motive etmek için sürekli yüksek müzik ve sardıkları tütünden içme özgürlüğü ( kapalı alanlarda sigara yasağı elbette ki yok!) ve fabrikalarda çalışanlar için oluşturulan yüksek bir sahneden her sabah tüm gazetelerin önemli haberlerin okunuyor olması ,ve dileyen herkesin çıkıp düşüncelerini belirteceği bir alan yaratılması ..Bu mekanlar gerçekten görülmeye değer.. Tüm bunlardan bahsederken KÜBA hakkında önemli birkaç hatırlatmayı da yapmak isterim ;Bir kere Küba nın tamamı oldukça güvenli bir ülke.
Kadın ,erkek dilediğiniz zaman dilediğiniz yere gidebilirsiniz ülkede suç oranı 0 a yakın. Kadınlarıneşitliği ( hatta üstünlüğü) özgüveni görülmeye değer. Tüm fakirliğe rağmen eşitlik, medeniyet ve kültür seviyesi özellikle binaların durumuyla ve genel olarak şehrin görüntüsüyle kıyaslandığında, temizlik anlayışı –ülkede sabun yok! Gerçekten ! el yıkamak için sabun bulmanız imkansız yanınızda götürmenizi tavsiye ediyorum ama herkes mis gibi! – ibret alınacak cinsten ve şunu görüyorsunuz ‘herşey para değil! Kültür ve eğitim şart!’ Küba öyle bir ülke ki kapitalist toplumlara ‘ bizi bu sistem mahvediyor’ dedirtecek cinsten, Eğitimin tamamı ‘Parasız’. Hastaler ,ameliyatlar ‘ücretsiz’ .Su telefon vs ücretsiz..Sanat özellikle devlet tarafından desteklenen ilkokuldan itibaren eğitim sisteminde yer alan diğer önemli bir alan.Özellikle Havanada tren istasyonunun yanında oluşturulmuş ‘sanatçılar çarşısında’ inanılmaz fiyatlara çok güzel resimler bulabiliyor resmi yapan sanatçı ile pazarlıkda edebiliyorsunuz. Resim tutkunlarının buraya uğramadan geçmemelerini tavsiye ederim.